Özellikle son yıllarda daha fazla telaffuz edilmeye başlanan bir kavram var; öyle ki bu isme çoğumuz aşinayız, ancak gerçekte ne anlama geldiğini yalnızca konuyla fazlaca ilgili bir azınlık biliyor. Konumuz, moleküler mutfak! Genellikle teknoloji ve 21. yüzyılla özdeşleşen moleküler mutfağın kökleri, aslında 19. yüzyıla dek uzanıyor. Terim ise ilk olarak 2005 yılında, şefler ve bilim insanlarının ortaklaşa imzaladıkları bir bildiride kullanılıyor. Mevzu ise şatafatlı tanımları bir kenara bırakırsak fazlasıyla basit; gastronomiyi bilimle buluşturarak ortaya komplike lezzetler çıkarmak.
Moleküler gastronomi ile uğraşanları, mutfak kimyagerleri olarak tanımlamak daha doğru. Gıda mühendislerinin desteğiyle şekillenen disiplin; ortaya lavanta kokulu istiridye ve suda kızartılmış balık gibi fazlaca şaşırtıcı lezzetler çıkartıyor. Tüm bunların yanı sıra, bilimsel bir öğreti olarak görülen moleküler mutfak, yemek yaparken gelişen fiziksel ve kimyasal olayların nedenselliklerini sorguluyor. Tabii bu disiplin üzerine bilgi sahibi olmanın, aşçıları çok daha bilinçlendirdiğini ve önümüzdeki nesillerin yeme alışkanlıklarını daha iyi bir noktaya taşıyacağını da belirtmek gerek.
---
Yasal Uyarı Metni:
Masyon.com'a bu blogdaki yazıların tüm hakları Masyon'a aittir ve bu sayfaya aktif bağlantı sağlanmak kaydı ile kısmi olarak (yazının tamamı kullanılmadan) tekrar yayınlanabilir. Metnin kullanılması halinde bilgi@masyon.com adresine de bilgilendirme yapılması rica olunur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder